NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مَخْلَدُ
بْنُ خَالِدٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الرَّزَّاقِ
أَخْبَرَنَا
مَعْمَرٌ
عَنْ
الزُّهْرِيِّ
عَنْ سَالِمٍ
عَنْ ابْنِ
عُمَرَ
أَنَّهُ
أُخْبِرَ
بِقَوْلِ عَائِشَةَ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهَا
إِنَّ
الْحِجْرَ بَعْضُهُ
مِنْ
الْبَيْتِ
فَقَالَ
ابْنُ عُمَرَ
وَاللَّهِ
إِنِّي
لَأَظُنُّ
عَائِشَةَ إِنْ
كَانَتْ
سَمِعَتْ
هَذَا مِنْ
رَسُولِ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنِّي
لَأَظُنُّ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَمْ
يَتْرُكْ
اسْتِلَامَهُمَا
إِلَّا
أَنَّهُمَا
لَيْسَا
عَلَى قَوَاعِدِ
الْبَيْتِ
وَلَا طَافَ
النَّاسُ وَرَاءَ
الْحِجْرِ
إِلَّا
لِذَلِكَ
İbn Ömer'den (rivayet
olunduğuna göre),
Kendisine Hz. Aişe'nin;
"Hıcr'ın bir kısmı Beyt'dendi (Beytin sınırları içerisine dahildi)"
dediği haber verilmiş bunun üzerine (İbn Ömer de) Allah'a yemin ederim ki,
Aişe'nin bunu Resullullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den duyduğuna kesinlikle
inanıyorum. (Şimdi) kesinlikle anlıyorum ki Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in (Kabe'nin dört rükününden) ikisini selamlamayışı sadece bu iki rüknün
(Beyt'in Hz. İbrahim tarafından atılan) temelleri üzerinde olmayışındandır ve
halen (Beyt'in), Hicrin dışından tavaf edişinin sebebi de bundan başka bir şey
değildir.
Diğer tahric: Buhari,
hac; Müslim, hac
AÇIKLAMA:
Bilindiği gibi Kabe'nin
kuzey tarafında yarım daîre şeklinde bir duvar vardır ki buna
"Hatîm" denir. Kabe'nin Kuzey
tarafında bir köşesine "Rükn-i Şamî, diğer köşesine de "Rükn-i
Irakî" denir. Bu Hatîm'in kuşattığı ve Hatimle Ka’be arasında kalan yere
"Hıcr" denir. Ka’be'nin altın oluğu bu kısmın üzerine akar. Ka’be-i
Muazzama'yı tavaf ederken Ka’be ile Hatîm arasındaki açıklıktan geçmeyip bu
duvarın dışından geçerek tavaf edilmesi şarttır.
Bu,duvarın yüksekliği
131 santim'dir. Yarım daire şeklinde kuşatmış olduğu kısma "Hıcr-i
İsmail" denir. Çünkü İsmail a.s. buraya defnedilmiştir. Kabe ile bu
duvarın doğu ucu arasında 230 santimlik bir mesafe bulunduğu gibi Kabe ile batı
ucu arasında 223 santimliklik bir mesafe vardır.
Kureyş, Nebi Efendimize
Nebilik verilmeden beş sene önce Kabe'yi yeniden bina etmişlerdi. Malî
imkanları yetişmediği için Kabe'yi Hz. İbrahim'in yaptığı genişlikte
yapmamışlar, bu sebeble Kabe'nin kuzey kısmında bulunan ve aslında Kabe'den
olan bir bölüm yeni inşaatın dışında kalmıştı. Metinde geçen "Hıcr'ın bir
kısmı Beyt'dendi" cümlesiyle bu gerçeğe işaret edilmek istenmiştir.
Nitekim Müslim'de şu anlama gelen bir hadisi şerif vardır: "Ey Aişe! Eğer
kavmin şirkten yeni kurtulmuş olmasaydı, ben Kabe'yi yıkar da yere yapışık
(alçak) yapardım. Ona biri doğuda biri batıda iki kapı açardım. Hıcr
tarafından da ona altı arşın yer katardım, çünkü Kureyş Kabe'yi bina ederken
onu küçültmüştür."[Müslim, hac]
Metinde geçen
"ezunnu" kelimesi "eteyekkanu, kesinlikle biliyorum"
anlamında kullanıldığı gibi "in" harfi de şartiyye olarak değil,
"inne"den muhaffef bir harf olarak tahkik anlamında kullanılmıştır.
Biz de tercümeyi buna göre yaptık.